saat:12.05 sıralannda Hayrettin ERTEKİN ile S... K.. arasındaki, Tape :1685, 02.12.2007 günü saat:12.13 sıralarında Hayrettin ERTEKİN ile S.... K.....' a gönderdiği mesaj, Tape :1686, 02.12.2007 günü saat:12.38 sıralarında Hayrettin ERTEKİN'in H...'a gönderdiği mesaj, Tape :1687, 02.12.2007 günü saat:12.54 sıralarında Hayrettin ERTEKİN ile H.... arasındaki, Tape :1698, 07.12.2007 günü saat:14.18 sıralannda Hayrettin ERTEKİN ile M... D...arasındaki, Tape :1701, 10.12.2007 günü saat:12.43 sıralannda Hayrettin ERTEKİN ile H.. arasındaki, Tape :1702, 10.12.2007 günü saat:12.44 sıralannda Hayrettin ERTEKİN ile P... arasındaki, Tape :1760, 11.12.2007 günü saat:11.37 sıralannda Hayrettin ERTEKİN ile V.. arasındaki, Tape :1705, 11.12.2007 günü saat:18.23 sıralannda Hayrettin ERTEKİN ile P.... arasındaki, , Tape :1707, 12.12.2007 günü saat:20.12 sıralannda Hayrettin ERTEKİN ile X Şahsın arasındaki, Tape :1708, 13.12.2007 günü saat:12.34 sıralarında Hayrettin ERTEKİN ile Y.... Ö.. If you liked this article and also you would like to get more info relating to bu sayfaya göz atın i implore you to visit our own web-site. arasındaki, Tape :1709, 14.12.2007 günü saat:14.46 sıralarında Hayrettin ERTEKİN ile X Şahsın arasındaki, Tape :1717, 25.12.2007 günü saat: 12.12 sıralarında Hayrettin ERTEKİN ile X Bayan arasındaki, Tape
Sonradan araştırdığında Adana havaalanında bir kişinin sahte pasaport veya sahte vizeyle ele geçirildiğini ve bu kişinin bunu Yaşar Öz’den temin ettiğini, onun marifetiyle aldığını söylediğini, Adana Emniyet Müdürlüğünün de İstanbul Emniyet müdürlüğüne "Yaşar Öz’ün bir olaya katıldığı, böyle bir şeyi tanzim ettiği iddia olunmaktadır, şahsın yakalanarak ifadesinin alınmasını ve nüfus cüzdan suretinin gönderilmesini, başka bir suç unsuru var ise adliyeye sevki" şeklinde yazı gönderdiğini, yapılan araştırmada Yaşar Öz’ün İnterpol ile Emniyet ve Adalet makamları tarafından aranmadığının anlaşılması üzerine silahların incelenmesi ve gerekli zabıtların düzenlenmesinden sonra Emniyet Genel Müdürüne hitaben "yapılacak soruşturmaya esas olmak üzere, değerlendirilmek maksadıyla evraklar ve silahlar ilişikte gönderilmiştir" şeklinde yazılıp gönderildiğini, sonradan yaptığı incelemede pasaportların devlet tarafından verildiği ve belgelerin de yetkililer tarafından düzenlendiğinin, Yaşar Öz’ün yapılacak olan bir istihbarat operasyonunda devlet tarafından kullanılacağının söylendiğini öğrendiğini, daha sonra zamanın Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ile karşılaştığında konuyu sorunca "büyük bir operasyon hazırlanıyor bu istihbarat ile ilgili, bunlardan da istifade edilmesi için biz bu hazırlığı yapmıştık, çalışma devam ediyor" şeklinde cevap aldığını,
Kendisinin 11 Haziran 199’da Adana’da bulunan ağabeyini ziyaretten dönerken Pozantı’da vurulduğunu, kendisini vuran insanların İstanbul Polisi olduğunu, güya operasyon yaptıklarını, bundan Adana polisinin haberi olmadığını, bu kişilerin İstanbul dışında operasyon yapmak için görev belgelerinin olmadığını, oraya gelmek için bir gerekçelerinin de olmadığını, kendisi orada ölseydi olayın faili mechul olacağını, trafik polislerinin, kamyoncuların, vatandaşların gelerek kendisini kurtardığını, bunun üzerine işi resmileştirdiklerini, kendisini vurmalarına bir bahane bulmak için kendisini ÇETE olmarak suçladıklarını, kendi arabasında silah olduğunu iddia ettiklerini, bunun kesinlikle yalan olduğunu, Orada ( POZANTI’da) yakalandıkları , Adana’da hastanede yaralı iken Adana Terörle Mücadele ekipleri tarafından ifadesi alındığı halde İstanbul’da yakalanmış gibi tutanak tutulduğunu, Pozantı’da hiçbir işlem yapılmadığını, olayın Pozantı Savcısından gizlendiğini, daha sonra İstanbul’a götürüldüğünü, burada hiçbir ifade vermediğini, hiçbir şeye de imza atmadığını, ancak kendi ifadesi olarak sahte bir ifadenin düzenlendiğini, mahkemeye aleyhine delil olarak sunulan tek şeyin bu ifade olduğunu, kendisinin bir şey itiraf edecekse bunu Adana’da itiraf edeceğini, oysa Adana’da verdiği ifadede "Hiç bir şey yapmadım" dediğini, o ifadenin kesinlikle kendi ifade olmadığını,
Emniyette ifadesini kabul ettiğini, Sakarya Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler Bölümünde Profesör olarak ders verdiğini, Şüphelilerden VELİ KÜÇÜK' ü 3-4 yıldır tanıdığını, Milli Şehit Kaymakam KEMAL Beyi anmak için yapılan törenlerde tanıştığını. MUZAFFER TEKİN ' in kendisini aramasından sonra tanıştıklannı, Muzaffer TEKİN hakkında olumlu bir kanaat sahibi olduğunu, SEVGİ ERENEROL Vatansever bir kız olarak tanıdığını, şahsın kilisenin bahçesinde verdiği kokteyllere katıldığını, ÜMİT SAYIN ' ile ulusal kanalda bir programda tanıştığını, MEHMET AGAR'm kendisini zaman zaman telefonla ardığını, bir şeyleri kendisine danıştığını, MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ile samimiyetinin olmadığını kendisini telefon ile aradığını, KEMAL KERİNÇSİZ ile de Milli Şehit Kaymakam KEMAL Beyi anma törenlerinde tanıştığını, Kemal'in Yeniçağ Tv. ' de programına gittiğini OKTAY YILDIRIM ' ı uzaktan bir iki kez gördüğünü, TANER ÜNAL, AHMET CİNALİ isimli şahıslan tanımadığını, MUZAFFER Yüzbaşıyı temiz bir adam olarak bildiği için MUZAFFER çıkacak diye söylediğini, Ankara ' da bir askeri yetkili ile görüşürken (SARM' den olabilir.) "Şemdinli meselesini çözdünüz, buna sıra ne zaman gelecek" " dediki sıra ona geldi şimdi dediler" şeklindeki görüşmede askeri şahsa Şemdinli dosyasında savcının suçlu çıktığım, samklann serbest kaldığını, MUZAFFER' in de suçsuz olduğunu düşündüğü için bu şekilde sitem ettiğini,
Sonradan araştırdığında Adana havaalanında bir kişinin sahte pasaport veya sahte vizeyle ele geçirildiğini ve bu kişinin bunu Yaşar Öz’den temin ettiğini, onun marifetiyle aldığını söylediğini, Adana Emniyet Müdürlüğünün de İstanbul Emniyet müdürlüğüne "Yaşar Öz’ün bir olaya katıldığı, böyle bir şeyi tanzim ettiği iddia olunmaktadır, şahsın yakalanarak ifadesinin alınmasını ve nüfus cüzdan suretinin gönderilmesini, başka bir suç unsuru var ise adliyeye sevki" şeklinde yazı gönderdiğini, yapılan araştırmada Yaşar Öz’ün İnterpol ile Emniyet ve Adalet makamları tarafından aranmadığının anlaşılması üzerine silahların incelenmesi ve gerekli zabıtların düzenlenmesinden sonra Emniyet Genel Müdürüne hitaben "yapılacak soruşturmaya esas olmak üzere, değerlendirilmek maksadıyla evraklar ve silahlar ilişikte gönderilmiştir" şeklinde yazılıp gönderildiğini, sonradan yaptığı incelemede pasaportların devlet tarafından verildiği ve belgelerin de yetkililer tarafından düzenlendiğinin, Yaşar Öz’ün yapılacak olan bir istihbarat operasyonunda devlet tarafından kullanılacağının söylendiğini öğrendiğini, daha sonra zamanın Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ile karşılaştığında konuyu sorunca "büyük bir operasyon hazırlanıyor bu istihbarat ile ilgili, bunlardan da istifade edilmesi için biz bu hazırlığı yapmıştık, çalışma devam ediyor" şeklinde cevap aldığını,
Kendisinin 11 Haziran 199’da Adana’da bulunan ağabeyini ziyaretten dönerken Pozantı’da vurulduğunu, kendisini vuran insanların İstanbul Polisi olduğunu, güya operasyon yaptıklarını, bundan Adana polisinin haberi olmadığını, bu kişilerin İstanbul dışında operasyon yapmak için görev belgelerinin olmadığını, oraya gelmek için bir gerekçelerinin de olmadığını, kendisi orada ölseydi olayın faili mechul olacağını, trafik polislerinin, kamyoncuların, vatandaşların gelerek kendisini kurtardığını, bunun üzerine işi resmileştirdiklerini, kendisini vurmalarına bir bahane bulmak için kendisini ÇETE olmarak suçladıklarını, kendi arabasında silah olduğunu iddia ettiklerini, bunun kesinlikle yalan olduğunu, Orada ( POZANTI’da) yakalandıkları , Adana’da hastanede yaralı iken Adana Terörle Mücadele ekipleri tarafından ifadesi alındığı halde İstanbul’da yakalanmış gibi tutanak tutulduğunu, Pozantı’da hiçbir işlem yapılmadığını, olayın Pozantı Savcısından gizlendiğini, daha sonra İstanbul’a götürüldüğünü, burada hiçbir ifade vermediğini, hiçbir şeye de imza atmadığını, ancak kendi ifadesi olarak sahte bir ifadenin düzenlendiğini, mahkemeye aleyhine delil olarak sunulan tek şeyin bu ifade olduğunu, kendisinin bir şey itiraf edecekse bunu Adana’da itiraf edeceğini, oysa Adana’da verdiği ifadede "Hiç bir şey yapmadım" dediğini, o ifadenin kesinlikle kendi ifade olmadığını,
Emniyette ifadesini kabul ettiğini, Sakarya Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler Bölümünde Profesör olarak ders verdiğini, Şüphelilerden VELİ KÜÇÜK' ü 3-4 yıldır tanıdığını, Milli Şehit Kaymakam KEMAL Beyi anmak için yapılan törenlerde tanıştığını. MUZAFFER TEKİN ' in kendisini aramasından sonra tanıştıklannı, Muzaffer TEKİN hakkında olumlu bir kanaat sahibi olduğunu, SEVGİ ERENEROL Vatansever bir kız olarak tanıdığını, şahsın kilisenin bahçesinde verdiği kokteyllere katıldığını, ÜMİT SAYIN ' ile ulusal kanalda bir programda tanıştığını, MEHMET AGAR'm kendisini zaman zaman telefonla ardığını, bir şeyleri kendisine danıştığını, MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ile samimiyetinin olmadığını kendisini telefon ile aradığını, KEMAL KERİNÇSİZ ile de Milli Şehit Kaymakam KEMAL Beyi anma törenlerinde tanıştığını, Kemal'in Yeniçağ Tv. ' de programına gittiğini OKTAY YILDIRIM ' ı uzaktan bir iki kez gördüğünü, TANER ÜNAL, AHMET CİNALİ isimli şahıslan tanımadığını, MUZAFFER Yüzbaşıyı temiz bir adam olarak bildiği için MUZAFFER çıkacak diye söylediğini, Ankara ' da bir askeri yetkili ile görüşürken (SARM' den olabilir.) "Şemdinli meselesini çözdünüz, buna sıra ne zaman gelecek" " dediki sıra ona geldi şimdi dediler" şeklindeki görüşmede askeri şahsa Şemdinli dosyasında savcının suçlu çıktığım, samklann serbest kaldığını, MUZAFFER' in de suçsuz olduğunu düşündüğü için bu şekilde sitem ettiğini,
댓글 달기 WYSIWYG 사용