Dokümanın (1) den (3) e kadar numaralandırılmış sayfalarında "Sevgili Hocam" ibaresi ile başlayıp, "Neylan" ibaresi ile biten mektup tarzında yazılmış ve 28 Şubat 2000 tarihli bilgisayar çıktısı dokümanın; Neylan isimli şahıs tarafından Yalçın KÜÇÜK'e hitaben yazıldığı anlaşılan mektup olduğu, Neylan'ın yaptığı işler hakkında bilgiler verdiği, (2) ile numaralandırılmış sayfada, Doğu Bey'e yazdığı mektubu ulaştırdığını ve Doğu'nun "Hiç merak etmesin, istediği şeyi yapmaya çalışacağım, ama Onun Adına Hiçbir Tehlike Yok. Bu savaşın açıktan yapılıyor olması tehlikeyi azaltıyor. Bizim birlik görüşümüz bir konsept olarak kabul edildi. Demir el "gönüllü birlik" sözleriyle bu konsepti uygulamaya koyuyor neredeyse. Yakında bunun kampanyası başlatılacak. Diyarbakır Operasyonu ise kuvvetlerin isteği doğrultusunda yapıldı, onlara "çözüm Avrupa'da değil bizdedir" mesajını iletme amacını güdüyor... Elli yıllık denge sallanıyor saptamınız çok doğru... Türk ordusu Çin ve Rusyayı müttefik olarak sayıyor. Hizbullah operasyonu 'nda bile Putin etkisi var, bu operasyon ABD dengeleri bozdu çünkü. Mit çözümlemelerinde ise Atasagun bu açıklamaları M. Eymür zorlamasıyla yaptı, daha çok Eymür 'e yüklenmek gerek" dediğini,
Tape No: 10677, 02.06.2008 günü Erhan GÖKSEL ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; E. GÖKSEL'in "Ya dün geç saate kadar dün anormal reklam yayınladılar dün akşam saat dokuzdu ben hareket ettim dokuz buçukta buluşuyoruz biraz program öncesi konuşuyoruz tam ben yoldaydım Ömer bey dediki çok baskı altındayım durdurmak zorundayım ki pazar günü anormal reklam yaptılar sadece 6 kere tanıtım filmi girdi saat sekizden on a kadar hatta benlen konuştuktan sonra bile reklam devam etti sonra bir on beş dakka sonra bir şey oldu şey koydular rivayetlere göre Veysel hocanın şeyleri ona gelen şeyler birileri daha buluştı o yüzden işte kamuoyu yaratıp arkasında kamuoyu falan birşey bulursa direnmeye çalışıyor diye ama adamcağız çok yıprandı yani hiç kimse çünkü ben geçen cuma basın toplantısı yaptım Cumhuriyet bile gelmedi ya yazmadı geldi de yazmadı" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Yazmaz Cumhriyet bak güzel kardeşim bunu öğrenin Cumhuriyet hiç kendisinin dışında kendisine biat etmemiş hiç kimsenin parlamasını ön plana çıkmasını istemez" "İyi ettin şeyi de beğendim yani işte bu adamlar baskı altında yaptıklarına teşekkür ederiz falan falan" , "Bu
Fanzin’i Hebûn LGBT çıkarıyor. Güneydoğu’da LGBT olarak var olmanın ne demek olduğunu öğrenmek için Hebûn’a internet aracılığıyla ulaştık. Ancak cinsel kimliklerini ilan etmeleri, Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi bölgede de "hayatî ölçülerde tehlike" demek olduğu için okuyacağınız söyleşide isim kullanılmadı. Gündelik hayatlarındaki kısıtlamalar, şiddet, intihar, Batı’ya göç ve yasa dışı cinsiyet değiştirme operasyonlarının yanı sıra Kürt hareketi içindeki yerlerini de anlatan Hebûn aktivistlerine kulak vermek için buyrun. Öncelikle kim olduğunuzu anlatır mısınız? Hebûn LGBT; Diyarbakır ve çevre illerde faaliyet gösteren ve insan onurunu her şeyden üstün sayan bir oluşumdur. Çoğunluğu Kürt bireylerden oluşan, ancak Arap, Zaza, Arnavut, Türk gibi diğer etnik kökenli bireylerin de bulunduğu bir LGBT oluşumuyuz. Gönderdiğiniz sorulara teknik grupta yer alan arkadaşlar yanıt veriyor. Hebûn çatısı altında kaç kişisiniz ve kaçınız ailesine, çevresine açık yaşayabiliyor? Hebûn LGBT Oluşumu’nun teknik grubu 4 kişiden oluşuyor ve gönüllü sayımız oldukça fazla. Çoğumuz ailelerine açık değiller ve çevresine açık yaşayan LGBT bireylerin sayısı da oldukça az.
Emperyalist Türkiye kitabı incelendiğinde; "eğer bir kimse MUSTAFA KEMAL 'i sevecen gösterirse, bir başkasının filmini yapmış olur" "Mustafa Kemal, çok vesveseli, hep kıstınlmışlık kompleksi içinde yaşayan, sevgisiz bir insandır. Annesini sevmez" "annesinin cenazesine gitmiyor" "sevgisiz ve acımasızdır. Maliye Nazır'ı Mehmet Cavit'i astırdığı akşam, bir balo düzenlemeye dikkat ediyor" "sevgiyi bilmeyen, If you loved this post and you wish to receive more details regarding escort bayan diyarakıR hizmeti kindly visit our web site. acımayı bilmeyen, kimseye güvenmeyen, herkezi kendine karşı komplo hazırlayıcısı olarak gören, bir aydınlanmamacı despot olan Mustafa Kemal 'i hiçbir romancı ya da yönetmenin sevimli yapabileceğine ihtimal vermiyorum. En gerçekçi film, müthiş İvan'ın başarısız bir kopyası olabilir" şeklinde yazdığının tespit edildiği hatırlatılarak Atatürk'e bu şekilde hakaretler etmesinin sebebi sorulduğunda; kendisinin Atatürk'e hakaret etmediğini, Atatürk'ün çok zor bir iş yaptığı için gerçekçi olduğunu, bunların kendi beyanları olduğunu, ancak buradaki mananın büyük bir dönüşüm yaptığı için belli bir katılık içinde olduğunu, Sekizinci Henri, Müthiş İvan gibi bazı şahıslara benzetildiğini, kendisinin de bunları anlatmak istediğini, kitabın 16 yıl önce çıktığını, kimsenin bunda hakaret görmediğini, çok gerçekçi bir anlatım olduğunu, toplumda büyük bir değişim yaptığı için toplumda aydmlanmacı despot tipi olduğunu, kendisinin söylemek istediklerinin bu olduğunu, yoksa herhangi bir hakaret amaçlı söylem olmadığım,
Tape No: 10677, 02.06.2008 günü Erhan GÖKSEL ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; E. GÖKSEL'in "Ya dün geç saate kadar dün anormal reklam yayınladılar dün akşam saat dokuzdu ben hareket ettim dokuz buçukta buluşuyoruz biraz program öncesi konuşuyoruz tam ben yoldaydım Ömer bey dediki çok baskı altındayım durdurmak zorundayım ki pazar günü anormal reklam yaptılar sadece 6 kere tanıtım filmi girdi saat sekizden on a kadar hatta benlen konuştuktan sonra bile reklam devam etti sonra bir on beş dakka sonra bir şey oldu şey koydular rivayetlere göre Veysel hocanın şeyleri ona gelen şeyler birileri daha buluştı o yüzden işte kamuoyu yaratıp arkasında kamuoyu falan birşey bulursa direnmeye çalışıyor diye ama adamcağız çok yıprandı yani hiç kimse çünkü ben geçen cuma basın toplantısı yaptım Cumhuriyet bile gelmedi ya yazmadı geldi de yazmadı" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Yazmaz Cumhriyet bak güzel kardeşim bunu öğrenin Cumhuriyet hiç kendisinin dışında kendisine biat etmemiş hiç kimsenin parlamasını ön plana çıkmasını istemez" "İyi ettin şeyi de beğendim yani işte bu adamlar baskı altında yaptıklarına teşekkür ederiz falan falan" , "Bu
Fanzin’i Hebûn LGBT çıkarıyor. Güneydoğu’da LGBT olarak var olmanın ne demek olduğunu öğrenmek için Hebûn’a internet aracılığıyla ulaştık. Ancak cinsel kimliklerini ilan etmeleri, Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi bölgede de "hayatî ölçülerde tehlike" demek olduğu için okuyacağınız söyleşide isim kullanılmadı. Gündelik hayatlarındaki kısıtlamalar, şiddet, intihar, Batı’ya göç ve yasa dışı cinsiyet değiştirme operasyonlarının yanı sıra Kürt hareketi içindeki yerlerini de anlatan Hebûn aktivistlerine kulak vermek için buyrun. Öncelikle kim olduğunuzu anlatır mısınız? Hebûn LGBT; Diyarbakır ve çevre illerde faaliyet gösteren ve insan onurunu her şeyden üstün sayan bir oluşumdur. Çoğunluğu Kürt bireylerden oluşan, ancak Arap, Zaza, Arnavut, Türk gibi diğer etnik kökenli bireylerin de bulunduğu bir LGBT oluşumuyuz. Gönderdiğiniz sorulara teknik grupta yer alan arkadaşlar yanıt veriyor. Hebûn çatısı altında kaç kişisiniz ve kaçınız ailesine, çevresine açık yaşayabiliyor? Hebûn LGBT Oluşumu’nun teknik grubu 4 kişiden oluşuyor ve gönüllü sayımız oldukça fazla. Çoğumuz ailelerine açık değiller ve çevresine açık yaşayan LGBT bireylerin sayısı da oldukça az.
Emperyalist Türkiye kitabı incelendiğinde; "eğer bir kimse MUSTAFA KEMAL 'i sevecen gösterirse, bir başkasının filmini yapmış olur" "Mustafa Kemal, çok vesveseli, hep kıstınlmışlık kompleksi içinde yaşayan, sevgisiz bir insandır. Annesini sevmez" "annesinin cenazesine gitmiyor" "sevgisiz ve acımasızdır. Maliye Nazır'ı Mehmet Cavit'i astırdığı akşam, bir balo düzenlemeye dikkat ediyor" "sevgiyi bilmeyen, If you loved this post and you wish to receive more details regarding escort bayan diyarakıR hizmeti kindly visit our web site. acımayı bilmeyen, kimseye güvenmeyen, herkezi kendine karşı komplo hazırlayıcısı olarak gören, bir aydınlanmamacı despot olan Mustafa Kemal 'i hiçbir romancı ya da yönetmenin sevimli yapabileceğine ihtimal vermiyorum. En gerçekçi film, müthiş İvan'ın başarısız bir kopyası olabilir" şeklinde yazdığının tespit edildiği hatırlatılarak Atatürk'e bu şekilde hakaretler etmesinin sebebi sorulduğunda; kendisinin Atatürk'e hakaret etmediğini, Atatürk'ün çok zor bir iş yaptığı için gerçekçi olduğunu, bunların kendi beyanları olduğunu, ancak buradaki mananın büyük bir dönüşüm yaptığı için belli bir katılık içinde olduğunu, Sekizinci Henri, Müthiş İvan gibi bazı şahıslara benzetildiğini, kendisinin de bunları anlatmak istediğini, kitabın 16 yıl önce çıktığını, kimsenin bunda hakaret görmediğini, çok gerçekçi bir anlatım olduğunu, toplumda büyük bir değişim yaptığı için toplumda aydmlanmacı despot tipi olduğunu, kendisinin söylemek istediklerinin bu olduğunu, yoksa herhangi bir hakaret amaçlı söylem olmadığım,
댓글 달기 WYSIWYG 사용